Çin Yapay Zeka Modeli R1 Nasıl Geliştirildi?

Çin merkezli yapay zeka laboratuvarı DeepSeek, geliştirdiği büyük dil modeli (LLM) ile yapay zeka dünyasında dikkatleri üzerine çekti.

Çin merkezli yapay zeka laboratuvarı DeepSeek, geliştirdiği büyük dil modeli (LLM) ile yapay zeka dünyasında dikkatleri üzerine çekti. DeepSeek’in hem hızlı hem de düşük maliyetle geliştirdiği R1 modeli, ABD merkezli OpenAI’ın ChatGPT modeline rakip olarak gösteriliyor. Silikon Vadisi’ni şaşkına çeviren bu gelişme, ABD’nin çip ihracat kontrollerine rağmen Çin’in nasıl bu kadar güçlü bir model geliştirdiğini sorgulattı.

R1’in Yenilikçi Başarısı

DeepSeek, R1 modeliyle yapay zeka topluluğundan büyük övgü aldı. Model, yalnızca 2.000 Nvidia GPU kullanarak yüksek verimliliğe ulaşmayı başardı. Karşılaştırma yapmak gerekirse, ChatGPT’nin eğitim sürecinde yaklaşık 10.000 Nvidia GPU’ya ihtiyaç duyulduğu düşünülüyor. R1’in eğitim sürecinde, grafik işlem birimleri üzerindeki yükü azaltmak için yenilikçi algoritmalar ve enerji verimli yöntemler geliştirildi.

DeepSeek, ABD’nin çip ihracat kontrollerine rağmen, kısıtlı kaynaklarla güçlü bir model üretmeyi başardı. Bu süreç, şirketi daha yaratıcı çözümler geliştirmeye zorladı. Eğitim sürecini yeniden düzenleyen mühendisler, hesaplama gücündeki eksiklikleri daha akıllı algoritmalarla telafi etti. R1, özellikle matematiksel hesaplamalar ve kodlama gibi karmaşık görevlerdeki başarılarıyla öne çıkıyor. Model, adım adım problem çözmeyi sağlayan bir "düşünce zinciri" yaklaşımını kullanıyor.

Microsoft AI Frontiers Laboratuvarı’ndan baş araştırmacı Dimitris Papailiopoulos, DeepSeek’in mühendislikteki basit ama etkili yaklaşımını övdü. Papailiopoulos, “DeepSeek, doğru yanıtları hedeflerken gereksiz hesaplama adımlarını ortadan kaldırmayı başardı ve bu da modelin hızını ve etkinliğini artırdı” dedi.

Çin’in Teknolojiye Yönelik Stratejisi

DeepSeek R1’in başarısı, ABD’nin Çin’e yönelik çip ihracat kısıtlamalarının beklenen etkileri yaratmadığını düşündürüyor. Uzmanlar, bu yaptırımların Çinli şirketleri daha verimli çözümler geliştirmeye zorladığını belirtiyor. Bu durum, Çin’in yalnızca yapay zeka alanında değil, aynı zamanda diğer ileri teknolojilerde de kapasitesini artırmaya yönelik bir strateji izlediğini gösteriyor.